Bilecik ili – Gölpazarı ilçesi – Softalar köyünden olan Raşit Çavuş, 1955 yılında rahmetli olmuştur. Kendisi hakkında aşağıda anlatılanlar haricinde başkaca bir bilgiye ve Gazimizin fotoğrafına ulaşılamamıştır.
Softalar köyünden Raşit Çavuş, 1908 yılında askere alınır ve ancak 1922 yılında köyüne dönebilir. Köyüne geldiğinde iki parmağı yoktur. Aynı zamanda üç yerinde de büyükçe kurşun yaraları vardır. 14 yıllık askerliği süresince Topçu Çavuş’u olarak görev yapmış olduğundan yoğun sese maruz kalan kulakları ağır işitmektedir.
Raşit Çavuş, 1955 senesinin bir Salı günü köyünde ürettiği meyve ve sebzeyi satmak hem de kurulan ticari pazardan gerekli ihtiyaçlarını tedarik etmek maksadıyla Gölpazarı’nda haftanın her Salı günü kurulan pazara gider.
Raşit Çavuş, kasabaya geldiğinde kendisini yakından tanıyan bir tanıdığı uzaktan seslenir, Raşit Çavuş’a.
— Raşit Çavuş, Raşit Çavuş! Hemen Askerlik Şubesi’ne uğra, savaşa katılanlara madalya ve maaş bağlıyorlar!
Kulakları ağır işiten Raşit Çavuş, adamın ne söylendiğini anlamaz, ama yanında bulunan Karabacak lakaplı bir genç Raşit Çavuş’a söylenenleri zor da olsa aktarır. Bu sözleri duyan Raşit Çavuş, günümüzde de aynı yerde bulunan Atatürk heykelinin önündeki yüksekçe bir taşın üzerine, genç bir delikanlının çevikliğiyle sıçrar:
— “Sen ne dersin be adam! Devletin o kadar parası varsa Yunan savaşında bize kurşun alsaydı da Yunan’a atsaydık. Ben ne madalya, ne de maaş isterim.”, der ve genç bir delikanlının mağrur edası ile arkasına bile bakmadan kasaba pazarının yolunu tutar.
Raşit Çavuş; aynı zamanda Balkan Savaşı’na da katılmıştır. Edirne savunmasında Meriç üzerinde bulunan sekiz köprüden birini havaya uçurup, Bulgar Ordusu’nun daha fazla ileriye geçmesine mani olduğu söylenmektedir. Ayrıca 1929 yılında Edirne Valiliği tarafından kendisinin yaptığı bu fedakârca davranışından dolayı fahri hemşerilik beratı ile taltif edildiği rivayetler arasındadır.