Betül Altınsoy’un Değerli Yazar Meral KURULAY İle Söyleşisi

Sizi biraz tanıyabilir miyiz?

İstanbul Kadıköy doğumluyum, liseyi Kadıköy Kız Lisesinde okudum. Lise bitince THY’ye girdim, hem çalıştım hem de üniversiteyi okudum. Yabancı Diller Yüksek Okulu Almanca bölümü mezunuyum. Bir ara istifa edip eşimin görevi nedeniyle dünyayı gezdim. Yeni kültürler, insanlar tanıdım. Daha sonra eğitimci olarak Milli Eğitime geçtim. Çeşitli kademelerde görev aldım. 2022 yılında eğitim yöneticiliğinden emekli oldum. 36 Yıllık çalışma hayatım var. 2 Çocuğum var. İstanbul’da yaşıyorum.

İlk olarak sizi okur yönünüzle tanımak isteriz. Kitaplarla nasıl tanıştınız acaba?

Küçüklüğümden beri kitaplarla iç içeyim. Ortaokulda bir halk kütüphanesine üye olmuş, okul kütüphanesinde de ne bulursam okumuş bir kişi olarak okumayı çok severim. Evden eve taşınırken koyacak yer bulamadığım, ayrılmak istemediğim kitaplarımın bir kısmını çocukken gittiğim kütüphaneye, bir kısmını da, annemin memleketi olan Elazığ’da bir cezaevinin kadın bölümünün kütüphanesine bağışladım. Halen okumayı sürdürüyorum.

Dosyayı bitirdikten sonra yayınevlerine ulaşma, başvuru ve dosyanın kabul edilmesi sürecinden bahsedebilir misiniz? Bu süreçte yaşadığınız zorluklar olduysa bunları nasıl aştınız?

Aslında aklımda kitap basmak yoktu. Yazdığım öykülerimi okuyan şair bir yakınım öykülerimin güzel olduğunu neden yayınlamak istemediğimi sordu, ben de yayınlayalım dedim. Ama siz de biliyorsunuz ne yazık ki şiir, öykü gibi kitapların basılması için ya popüler olacaksınız, ya da bir tanıdığınız olacak. “Bunlar satmayan kitaplar, kişisel gelişimle ilgili yazın, basalım,” diyen yayıncılar oldu. Ben de parama geçer sözüm diyerek, Hayal yayınları ile anlaştım. İki kitabımı da oradan çıkardım.

Karakterlerinizi nasıl seçip oluşturuyorsunuz?

25 yıldır eğitimin içindeydim, eğitimciler aynı zamanda iyi bir gözlemcidir. Birçok öğrencimin, velimin yaşamlarına şahit oldum, birçok hayata dokundum. Karakter sıkıntısı yok benim için. Etrafınıza şöyle alıcı gözüyle baksanız yazacak çok karakterler bulursunuz. Tanık olduğunuz sözler, yakınmalar, zorluklar, travmalar, sizi etkileyen olaylar, birazda hayal gücünüz varsa karakter bulmak kolay oluyor.

İlk göz ağrınız olan kitabınız hakkında bize ne söylemek istersiniz?

Benim çocuğum gibi. Sıcacık ve kısacık öyküler yazdım. Okumayı sevmeyen insanlarımızın sıkılmayıp okuyabilmesi için. Okurlarımın bazıları “Neden daha uzun yazmıyorsunuz, tadı damağımızda kaldı?” dediler. İlk kitabımı yazarlık eğitimi almadan yazmıştım. Daha sonra pandemi sürecinde çeşitli atölyelerden yazarlık eğitimleri alıp, işin tekniğini öğrendim. Balıkesir’de yaşayan yazar Esra Odman İyier hocamdan da çok faydalandım. Bu arada eğitim almaya devam ediyorum, bol bol okuyorum. Kitabımın ikinci baskısı da çıktı, çok sevildi bu kitap.

Bundan sonra da yazarlık serüveninize öykü ile mi devam edeceksiniz?

Öykü yazmaya devam ediyorum. Çeşitli dergilerde öykülerim yayınlandı, iki kolektif kitapta da öykülerim yer aldı. Şu anda bir roman yazıyorum.

Türk ve yabancı yazarları düşündüğünüzde özellikle Türkiye’den hangi yazarları tercih edersiniz okurken? Beğendiğiniz, okumaktan zevk aldığınız kitaplar neler?

Bir öykücü olarak Sait Faik hayranıyım, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü en sevdiğim kitaplardandır.  Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar adlı kitabını birkaç defa okudum. Sabahattin Ali, Reşat Nuri gibi yazarların kitaplarını da çok okudum. Ayfer Tunç son zamanlarda en sevdiğim yazarlar arasında, Müge İplikçi, İnci Aral, Çehov, Dostoyevski. Bu aralar üyesi olduğum bir kitap kulübünde bazı İspanyol yazarların kitapları ile tanıştım, çok hoşuma gitti. Emili Rosales, Antonio Munoz Molina, tavsiye ederim. Ayrıca Cemil Kavukçu, Tomris Uyar, Latife Tekin kitaplarını okumayı çok severim.

Yazar adaylarına tavsiyeleriniz neler olur?

Yazmak öncelikle okuyarak öğrenilir. Nasıl söz söylenecek, duygu nasıl ifade edilecek. Merak edilmeli, ben her konuda okuma yaptım,  psikoloji, mitoloji, tarih, estetik. Kendi dilinizi iyi bilmek önemli, sözlük okudum bol bol. Bakış açısına sahip olmanız gerekir. Sezgi önemli. Film seyretmek önemli. Bir de cesaret önemli, yazarken cesur olmalısınız. Türkçe’ ye hâkim olmak çok önemli. Her gün pratik yapmak gerek. Her konuda her gün en az iki yüz kelime yazarım, pratik yapmak için.

Peki, hobileriniz nelerdir?

Müzik, tiyatro, sinema, amatör olarak resim. Türk Sanat Müziği ve Tasavvuf Müziği Korolarında icracı olarak görev alıyorum. Kanun çalıyorum. Resim yapmayı seviyorum. Belgesel filmler ilgimi çeker, seyrederim. Ayrıca 2018 Yılında Makedonya’lı Türk şair yazar İlhami Emin’in biyografik belgeselinde, “Gül Çınar İlhami Emin, yönetmen İsmet Arasan” yapım yönetmeni olarak görev aldım. Kolektif olarak yazdığımız bir tiyatro oyununda rol aldım. Anlayacağınız sanatın her dalını seviyorum.

Günümüzün gençliğine üç tavsiye verecek olsanız bunlar ne olurdu?

Bol bol gezmelerini, yeni kültürler tanımalarını, mutlaka bir dil öğrenmelerini, yaşadıkları sıkıntıların bir gün mutlaka geçeceğini, o günlere takılmayıp önlerine bakmalarını, kendilerini iyi yetiştirmelerini öneririm.

Söyleşimizi bitirmeden önce sizin eklemek istediğiniz bir konu var mı?

Bana böyle bir fırsat verdiğiniz için teşekkür ederim. Teknolojinin varlığımızı tehdit ettiği bir dünyada edebiyat, hepimizin içinde bulunduğumuz gücün kilidini açmanın da tek anahtarıdır. Edebiyat bize sevgi, iyimserlik, umutla ilham verme özelliğine sahip. “Yaşasın Edebiyat.”

Vakit ayırdığınız için teşekkür eder, çalışmalarınızda kolaylıklar dilerim.