Sizi biraz tanıyabilir miyiz?
Merhaba ben 1982 İzmir doğumluyum. Doğma büyüme İzmirliyim. Üniversiteyi Muğla’da okudum. Bir kamu yönetimcisiyim ama hiç mesleğimi yapmadım. Yaklaşık beş yıl bankacılık yaptım. Sonrasında kızım doğunca işten ayrıldım. Aslında yazmaya da bu süreçte karar verdim.

Peki yazma serüveniniz nasıl başladı? Yazdıklarınızın kitaba dönüşmesi nasıl oldu? Biraz bize yazdığınız kitaplardan bahseder misiniz?
Aslında yazmak hayatımda hep vardı. Lise yıllarımda kendimce okul yarışmalarına kısa öyküler yazıyor ya da her gencin yaptığı gibi günlük tutuyordum. Son yıllarda ise gezi deneyimlerimi yazdığım bir internet sitesi de açıp orada yazmaya devam ettim. Ama profesyonel olarak yazmaya karar vermem bir yaratıcı yazarlık atölyesine başlamam ile oldu. Çocuklar özelinde kısa öyküler oluşturmak çok hoşuma gitti. Kızımın bu öyküleri dinlerken ne kadar eğlendiğini görünce bundan mutlu oldum ve çocuk öyküleri yazma konusunda ilerlemeyi sürdürmeye karar verdim.
Önce üç ayrı derleme çocuk öyküleri kitabında öykülerim yayınlandı. Sonrasında ise İris Ejderha Yaşam fantastik/kurgu çocuk romanım ortaya çıktı. İris ilk kitabım olması dolayısıyla benim için çok önemli. Üç kitaplık bir seri olarak hazırladığım İris ana tema olarak bir kızın her şeyi başarabileceği konusu üzerinde duruyor. Ayrıca sevgi arkadaşlık, farklılıkların aynılığı ve barış için diyaloğun önemi gibi farkındalıklar içeriyor. Serinin diğer iki kitabı ise halen yazım aşamasında!

Karakterlerinizi nasıl seçip oluşturuyorsunuz?
Yazdığım öykülerde de karakterlerimi genelde bir kız çocuğu olarak seçiyorum. Bunu istemli mi yapıyorsun derseniz biraz evet biraz hayır derim. Çünkü ben bir kız çocuğu annesiyim ve deneyimlerim bu yönde. Bir yazar için yaşadıklarını, gördüklerini ve deneyimlediklerini yazmak (tabi belki biraz abartarak veya eksilterek) çok daha kolay bir yol diyebilirim. Yani ister istenmez bir kız benim ana karakterim oluveriyor. Ama bu seçim biraz da iradi oluyor. Çünkü genelde yazılan kitaplarda ana karakter hep bir erkeğin gözünden anlatılır. Başrol erkektir. Toplum her alanda ataerkil olarak dizayn edilmiş. Mesela Harry Potter, ya da Yüzüklerin Efendisi, İki Yıl Okul Tatili, 80 Günde Devri Alem. Bu örnekleri arttırabiliriz. Çok nadirdir kızların önde olduğu eserler. Ben bunu kırmak istiyorum. Güçlü kızlar, zorlansa da her işin üstesinden gelebilecek güçlü karakterler olarak benim öykülerimde yer buluyor ve bu şekilde olmaya devam edecek. Bir kız isterse ve çalışırsa her zorluğun üzerinden gelebilir, bu anlayışı çocuklara benimsetebilir ve onların güçlü bireyler olarak hayatlarına devam etmelerine katkı sağlayabilirsem ne mutlu bana.
Sizce “İyi kitap” hangi özellikler taşımalı?
Ben çocuk kitabı yazarı olduğum için çocuk kitabı özelinde konuşursak;
Bence en başta dil ve anlatımı sade olmalı. Çocuk anlamlandıramadığı şeyi okumak istemez. Uzun tümceler, paragraflardan ziyade kısa ve anlaşılır cümlelere yer verilmeli. Sonra yazdığımız yaş da önemli hangi yaşa hitap ediliyorsa bu göz önünde bulundurulup ona uygun kavramlara yer verilmeli. Soyuttan ziyade somut kavramlar üzerinden gidilip, canlı eylemlerden yararlanılmalı. Sonra bence çocuk kitabında iyi kavramı bir de resimlerle ilgili. Çocuklar resimlere bakarak bir kitabın “iyi” olduğuna karar verebiliyor. Böyle olunca da özellikle iyi bir çocuk kitabı için kapak resmi can alıcı nokta oluyor. Kahraman veya kahramanlar ilk bakışta kitabın içini tam yansıtmalı bence. Bu noktada İris’ in kapak resmi tam da böyle bence. Hem ilgi çekici hem de kitabın içinde yer alan İris ve Ateş’i tam olarak yansıtıyor.
Tüm bunları kendimce sıraladım ama “iyi” kitap denince bu kişiden kişiye değişen bir kavram olarak da karşımıza çıkacaktır. Benim için iyi olan bir macera kitabı başka bir kişi için yorucu olabilir. Ya da realisttik şeyler okumayı seven biri için fantastik bir kitap “iyi” olmaya bilir.
Biraz kendimle çelişir gibi oldum ama “iyi” yi kitap da tanımlamak oldukça zor bence!
Bundan sonrası için hayalleriniz neler?
Yazmak en büyük hayalimdi. Ben şimdi bu hayali gerçekleştiriyorum. Daha çok okunacak kitabım ve daha çok yazacak kelimelerim var. Bir yazar olarak yolun başındayım. Okumaya, öğrenmeye devam etmek ve gücüm elverdikçe yazmaya devam etmek en büyük hayalim diyebilirim.
Yazar adaylarına tavsiyeleriniz neler olur?
Eğer içinde yazmaya dair bir kıpırtı hissediyorlarsa o hissi yok saymasınlar. Her şey ama her şey yazılmaya değerdir. İyi yazmak çok okumakla gelecektir. Yazdığınızdan çok daha fazlasını okuyun. Ama yazmayı asla bırakmayın.
Günümüzün gençliğine üç tavsiye verecek olsanız bunlar ne olurdu?
Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk bunu çok önceden söylemiş zaten
“Türk, öğün, çalış, güven”
Yani Türk genci, planla (akıl et, düşün), çalış (uygula) ve başaracağına güven.
Söyleşimizi bitirmeden önce sizin eklemek istediğiniz bir konu var mı?
Edebiyat ve kitaplar her zaman en yakın arkadaşım oldu. Okumak kimi zaman rahatlatır kimi zaman bilgi kazandırır. Hayatından kitapları eksik etmeyen bir yeni nesil hayal ediyorum. Çocuklar okudukça güzelleşecek ve dünyayı güzelleştirecek. Burada iş anne babalara düşüyor. Ne olur çocuklarınıza kitap okuma sevgisi aşılayın. Birlikte evde, kırda, otobüste her yerde okuyun ki onlar sizi görsün ve örnek alsın.
Vakit ayırdığınız için teşekkür eder, çalışmalarınızda kolaylıklar dilerim. Sizi tanımaktan çok mutlu olduğumu belirtmeden geçemeyeceğim. İlhamınız bol olsun efendim.
Çok teşekkür ederim. Benim için de güzel bir paylaşım oldu.