Eylül ayının ilk günleri… Bilecik’in Gölpazarı ilçesinde havaya farklı bir heyecan siner. Çünkü bu tarihler, Osmanlı’dan miras kalan ve Cumhuriyetle birlikte yeniden canlanan bir geleneğin, panayırın günleridir.
Gölpazarı Panayırı, Osmaneli ve Söğüt ile birlikte bölgemizde hâlâ nefes alan ender panayır geleneklerinden biridir. Osmanlı döneminde köylünün hem ticaret hem de eğlence vesilesi olan bu büyük buluşma, Kurtuluş Savaşı yıllarında duraklamış; Cumhuriyet sonrasında ise yeniden hayat bulmuştur. Cumhuriyet arşivlerine baktığımızda Osmaneli’de 1930’da, Söğüt’te 1934’te, Bozüyük’te 1934’te, Bilecik’te 1936’da panayırlar yeniden başlarken; Gölpazarı’nda ilk resmi izlere 1935 yılında rastlıyoruz.
Panayırın ilk yazılı belgelerinden biri, 13 Eylül 1937 tarihli Tan Gazetesi’nde yayımlanmış. Haberde şöyle deniliyor:
“Bura panayırı üç gün devam ettikten sonra kapanmıştır. Bu sene panayırın evvelkilerden kalabalık olduğu, Yenişehir ve Adapazarı gibi uzak yerlerden de gelenler olduğu görülmüştür. Belediye, geçen senekinden biraz fazlası ile panayırdan 400 lira küsur varidat temin etmiştir.”


Düşünün ki, panayır başlamadan köylüler atlarına, eşeklerine biner; Gölpazarı’na gelir ve panayır süresince akraba evlerinde misafir kalırlardı. Burada bir yıllık giyecekler alınır, bakır kap kacak tedarik edilir, ihtiyaçlar karşılanırdı. Sadece alışveriş değil; salıncaklara binilen, topla vuruş oynanan, halka atma gibi oyunlarla kahkahaların havada uçuştuğu bir şenlikti aynı zamanda. Ve en önemlisi, eş dostun buluştuğu, hasretlerin giderildiği bir zaman dilimiydi.
Bugün ulaşımın kolaylaşmasıyla insanlar ihtiyaçlarını marketlerden, şehirlerden karşılıyor. Panayırlar eskisi kadar kalabalık değil belki… Ama hâlâ çok kıymetli. Çünkü Gölpazarı Panayırı, dışarıda yaşayan hemşeriler için ilçeye dönmenin, memleket kokusunu içine çekmenin bahanesi.
Mustafa Özbilge, 2017’de yazdığı yazıda o günlerin hatırasını şöyle anlatıyor:
“Gölpazarı Panayırı’nı panayırlar içinde en büyüğü bilirdik. Taraklı Belediyesi, bu panayır için bedava otobüs kaldırırdı. Biz çocuklar için bu otobüs, âdetâ eğlenceli bir bayram alanına taşırdı bizi. O gün panayır, bizim gözümüzde başka hiçbir yere benzemezdi.”
Bugün baktığımızda, belki panayırın kalabalığı eskiyle kıyaslanamaz. Ama hafızamızda bıraktığı iz, köyden kente göç edenlerin gönlünde hâlâ diri. Her Eylül’de Gölpazarı Panayırı, sadece bir ticaret alanı değil; geçmişle bugün arasında köprü kuran bir hatıra durağı olmaya devam ediyor.

1964 Gölpazarı Panayırından

Panayıra gelenler

1980 Gölpazarı Panayırından

2000 Gölpazarı Panayırı
2000 Gölpazarı Panayırı