YKS Maratonu ve “Yabancı” Kapısı: Türk Öğrencinin Suçu Ne?

Türkiye’de her yıl milyonlarca genç, Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) için gece gündüz çalışıyor. Aylarca süren dershane maratonu, özel ders masrafları ve bitmek bilmeyen deneme sınavları… Ancak üniversite kapısında herkese aynı zorluk derecesi uygulanmıyor. Yabancı Öğrenci Sınavı (YÖS) sayesinde çifte vatandaşlar, çok daha düşük rekabet ortamında istedikleri bölümlere girebiliyor. Bu durum, eğitimde fırsat eşitliği tartışmalarını yeniden alevlendiriyor.

Makina mühendisliği Türkiye’de öğrencilerin en zorlu hedeflerinden biri. YKS’de 200 bin sıralama elde eden bir öğrencinin bu bölüme yerleşmesi neredeyse imkânsız. Ancak aynı yıl YÖS’e giren bir çifte vatandaş, 23 bin kişi arasından 2060. sıraya yerleşerek devlet üniversitesinde Makine Mühendisliği bölümünü kazanabiliyor. Aynı öğrenci, YKS’de elde ettiği sonuçla bu bölüme giremezken, YÖS’te daha düşük bir başarıyla hedefe ulaşabiliyor.

80 Bin TL ile Açılan Kapı

Bu fırsatın bir bedeli var: Yıllık yaklaşık 80 bin TL harç. Yani, parayı veren öğrenciler için sınav rekabeti ciddi ölçüde hafifliyor. Bu noktada akıllara şu soru geliyor: “Türk vatandaşının suçu ne?” Yıllarca çalışan, aile bütçesini dershane ve özel derslere harcayan binlerce genç, sırf çifte vatandaş olmadığı için bu imkândan yararlanamıyor.

Bizim de Hakkımız Olamaz mı?

Eğer üniversiteler bu kapıyı parayla açabiliyorsa, neden sadece YÖS’e giren yabancı uyruklu veya çifte vatandaşlara açık? 80 bin TL ödeyerek makine mühendisi olma imkânı, maddi durumu uygun olan tüm Türk vatandaşlarına da tanınamaz mı? Eğitim uzmanlarına göre, bu çifte standart gençleri yurt dışında eğitim arayışına itiyor ve Türkiye, geleceğin mühendislerini, doktorlarını ve bilim insanlarını başka ülkelere kaptırma tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor.

Yetkililere Çağrı

Bu kapı ya herkese açılsın, ya da kimseye. Eğitimde fırsat eşitliği, sadece sınav salonlarında değil, üniversite kayıt masalarında da sağlanmalı.

Yazan: Mehmet Çoban