Ayakkabı Bot ve çizme Günlük ayakkabı Bot ayakkabı modelleri Çizme ayakkabı Terlik ayakkabı Sandalet Babet Spor ayakkabı Topuklu ayakkabı İç giyim Mayo Çorap Fantezi giyim İç çamaşır takımları Sütyen Gecelik Pijama takımı Gece elbisesi Plaj giyim Giyim Büyük beden Tesettür Etek Trenckot tarz eşofman takımları bayan Mont Gömlek Pantolon T-shirt Sweatshirt Kırmızı elbiseler Ceket Çanta Çanta aksesuarlar Bebek bakım çantası Spor çanta Okul çantası Laptop çantası Portföy çanta Bel çantası Postacı çantası El çantası Sırt çanta Bebek bakım çantası Omuz çantası Atlet Külot Jartiyer Tanga Jüpon Body Büstiyer
Özlem Hanım, size klasik bir sorum olacak belki ama biz okurlarınız olarak Özlem Hanım’ı biraz daha tanımak istesek sizin bize kendinizi tanıtacağınız, tanımlayabileceğiniz bir mottonuz var mıdır? Özlem PEKCAN kimdir?
Ben de klâsik bir başlangıç yapayım. Evliyim, bir oğlum ve bir kızım var. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi İtalyan Dili ve Edebiyatı mezunuyum. Çok sonraları da Anadolu Üniversitesi Tarih Bölümünden mezun oldum. Uzun yıllar kültürel konularda, telif hakları ve sinema alanlarında çeşitli konumlarda çalıştım. Son zamanlarda ise yazım faaliyetlerine yöneldim.
İtalyanca ve Fransızca’dan çeviriler yapıyorum. Machiavelli’den Prens, Voltaire’den Candide gibi. Ayrıca bir de Fransızca’dan İtalyanca’ya çevirdiğim Il Piccolo Principe (Le Petit Prince – Küçük Prens) var.
Çocuklar için kitaplar yazıyorum, edebiyatımızın ünlü eserlerini sadeleştiriyorum. Dorlion Yayınları’nın Çocuk Yürekler Serisi içinde yayınlanan Recaizade Mahmut Ekrem’in Araba Sevdası, Hüseyin Rahmi’nin Gulyabani isimli kitapları sadeleştirdiklerimden. Yunus Emre Hayatı ve Şiirleri ise yazdıklarımdan. Bu kitabın benim için şöyle de bir önemi var. 2021 yılı Yunus Emre’nin 700. ölüm yıldönümüydü ve UNESCO’nun anma etkinlikleri kapsamına alınmıştı. O yıl ülkemizdeki pek çok okul Yunus Emre’ye ilişkin eTwinning projeleri gerçekleştirdi. Bunlardan bazılarında benim kitabım da okundu. Sonrasında öğrenciler ve öğretmenleriyle online söyleşiler yaptık. Benim için inanılmaz keyifli ve hoş anlardı.
Tüm bunların yanı sıra yetişkinler için de sadeleştirmeler yapıyorum ve kitaplar yazıyorum. İfade değerini ve üslubu koruyarak yapmaya özen gösterdiğim sadeleştirmelerden bazıları; Ahmet Vefik Paşa’nın Molière çevirisi Tartüf ile Aziz Hüdai Akdemir’in Dünyada ve Bizde Casusluk, Sermet Muhtar Alus’un Kıvırcık Paşa adlı kitapları.
Üç tane de öykü kitabım var. İyi İnsanların Kötü İşleri, Eflatun Eldiven (e-kitap) ve yakınlarda çıkan Deniz Kabuğunun Şarkısı.
Mottom ise; anda kalmak ve anda kalarak ilerlemek.
Duygularınızdan, gönlünüzden geçenleri kaleme dökmek fikri nasıl gelişti?
Aslında tamamıyla etki tepki meselesi. Okumayı çok severim. İlkokul yıllarımdan beri okuduğum her kitap bende yazma isteği yaratmıştır. Önceleri ailemizin başından geçen ilginç olayları anlatırken, bunlar giderek okul ve sınıf hikâyelerine dönüştü. Sonraları ise hayal gücümün ardına düştüm, bu günlere kadar geldim.
Son çıkan öykü kitabınızın konusu nedir? Biraz kitabınızdan da bahseder misiniz?
Deniz Kabuğunun Şarkısı yirmi farklı anlatıdan meydana gelen bir öykü kitabı. Her biri diğerinden ayrı kahraman ya da kahramanlara ve farklı konulara sahip. Tamamını anlatmak mümkün değil belki ama kısa bir özet yapabilirim.
Sevdiği adamın aşkına başkasından çaldığı kalple sahip olan kadınla başlıyor kitap. Çakıl taşına âşık dev, şehzadeyi öldürmeye ahdetmiş sâki, bedenden bedene gezen konakçı zerre, kocasına ölümsüzlük bahşeden yüzüğün peşindeki başka kadın, zalim şahın zulmünden bir türlü kurtulamayan mazlum güzel, bahçe makasından kaçan iki boyutlu genç kız geliyor peşi sıra diğer öykülerde. Devamında sevdiğini boynundaki deniz kabuğundan kıskanan adam, çaresiz derde deva getiren Zümrüdüanka, kaçınılmaz sonu veda notuyla karşılayan küçük hasta, tek öpücükle kibir abidesi prense dönüşen kurbağa, aşkı uğruna kül olan deniz kızı, âşık hayalet, eski lâmbanın cini ile düş mahsuru karşılıyor okurları. Bitimde ise kendi sebep olduğu kıyametin kopmasına az kala son kar tanesinin peşinde koşturan bencil Kral’ın macerası yer alıyor.
Öykülerin bazıları tanıdık gelebilir okuruna, bazıları ise hayallerini hatırlatabilir. Öte yandan benzeştiği kadar ayrıştığını da fark edebilir bunların. Zira tıpkı kitabın başında da yazdığım gibi; herkes aynı hayale sahip olabilir ve kimse aynı hayali kuramaz ama bütün hayaller paylaşılabilir.
İşte o sebeple hayallerimizi paylaşanlarla yürüyelim her zaman. Bu da tema ve ana fikir.
Ülkemizde yeni ve genç yazarlara çok az şans veriliyor. Kitabınızı yayımlama süreciniz nasıl gelişti? İlk kitabınızı ne zaman yayımladınız?
Kitap yayımlamak gerçekten epey zorlu bir süreç. Pek çok açıdan. Yazmak başlı başına büyük emek. Bunun yanı sıra bastırmak, dağıtmak ve okurla buluşturmak ayrı ayrı zahmetli, ayrıca her biri farklı uzmanlık alanları. İlk kitabım İtalyanca’dan Türkçe’ye yaptığım bir çeviriydi. Campanella’nın Güneş Ülkesi, 2017’de basıldı.
İlk öykü kitabım ise 2020’de çıkan “İyi İnsanların Kötü İşleri”. Hayatımda yönlendirici tesadüflerin yer aldığı bir yıldır o. Bunlardan bir tanesi de Dorlion Yayınları ile yolumun kesişmesidir. Başlangıçta yaptığım tercümelerle başlayan yol arkadaşlığımız bana ayrıca iki öykü kitabı ve pek çok edebi çalışma kazandırdı. Şimdilerde hem yazmayı sürdürüyorum hem editörlük yapıyorum.
Edebiyat bloglarından takip ettikleriniz hangileri?
Basılı edebiyat kadar sanal ortam da ilgimi çekiyor. Blog olarak adlandırılır mı bilmiyorum ama, edebiyatdefteri.com ve izedebiyat.com zaman zaman takip ettiğim siteler.
Bir de düzenli olarak yazdığım yuvayayolculuk.com (Yuvaya Yolculuk Dergisi) var.
Başka bir kitap çalışmanız var mı?
Dorlion Yayınları’nın Çocuk Yürekler Serisi için yazdığım üç kitaplık bir dizi var: İlk kitap Çocuk Yüreklerde Atatürk Çocukluk, Gençlik ve I. Dünya Savaşı Yılları, ikinci kitap Kurtuluş Savaşı Yılları. Şu anda yayına hazırlanan ise üçüncü ve son kitap: Cumhuriyet. Tesadüf etmekten en büyük mutluluk duyduğum; Cumhuriyetimizin ilân edilişinin 100. yılında hem son kitabı hem de seriyi tamamlamaktan dolayı inanılmaz heyecanlıyım. Çocuklarımıza Atatürk’ü anlatmak tarif edilemez bir duygu. Öte yandan bu kitapla kendime çok büyük bir hediye vermişim gibi hissediyorum.
Kendime ikinci büyük hediyem de Son Sayfa Yayınları’ndan yakında çıkacak olan “Kadınların Yüzü – Cumhuriyet’in 100. Yılında 100 Kadın Yazar” isimli kitap. “Kimin Kalemi” öykümle kitapta ben de varım.
Her iki kitabın Cumhuriyet Bayramımızdan evvel okurlarıyla buluşmasını umuyorum.
Bu yılı kapatacak ve önümüzdeki yılın ilk çeyreğine uzanacak yer aldığım bir diğer çalışma ise “Adı: Kadın – Öykü Seçkisi” projesi. Aynı zamanda bir sosyal sorumluluk projesi bence. Temel amacı genç kadın yazarların yoluna ışık tutmak, onların kitapseverlerle buluşmalarını sağlamak. Genç kadın yazarların öyküleri arasından seçilenler Ayrıkotu Kitap tarafından basılacak. Dünya Kadınlar Günü’nde raflara çıkması plânlanan kitabın satışından elde edilecek gelir de Mor Çatı Vakfı’na bağışlanacak. Katılmak isteyenler yazdıklarını 2023kadinlar.yaziyor@gmail.com adresine gönderebilirler. Son başvuru tarihi 11 Aralık saat: 19.00. Şartnameye de Ayrıkotu Kitap’ın web sitesinden kolaylıkla erişebilirler.
Peki imza günlerinizde sizi mutlu eden birkaç anınızı bizimle paylaşmak ister misiniz? Okuyucularınızın gösterdiği ilgi sizde ne gibi etkiler bırakıyor? Nasıl bir duygu?
İmza günlerim genelde kitap fuarlarında oluyor. Büyük standlar, bunları dolduran kitaplar, etrafında dolaşanlar, önünde duranlar bana büyük keyif veriyor. Ayrıca ailemin de benimle aynı heyecanı paylaşması çok mutlu ediyor beni. Eşim ve çocuklarım da kitap meraklısıdır. İmza günlerimde beni yalnız bırakmazlar. Kâh diğer standları gezer, kitap inceler ya da satın alır, kâh yanımda dururlar.
Okurlarla buluşmak ise ayrı bir dünya, özellikle çocuklarla. Meselâ bir tanesi benim yazdığım Atatürk kitaplarından birini istemişti. Annesi de bu konuda çok kitabı olduğunu dilerse başka kitaplarımdan da alabileceğini söylemişti. Fakat o ısrar etti ve nihayetinde kitabı aldırdı. Yüzünde beliren aydınlığı nasıl tasvir ederim bilmiyorum. Ama şunu kesinlikle söyleyebilirim ki tamamen Atatürk isminden kaynaklanan bir ışıktı.
Ayrıca iki güzel genç kız var. Her imza günüme geliyorlar. Son sefer biri Atatürk imzası taşıyan güzel de bir de kalem hediye etmişti bana. Kutusuyla saklıyorum.
İlk imza günümün de ayrı yeri var bende. Ailemin yanı sıra Tevfik Fikret Lisesi’nden arkadaşlarım da gelmişti. Doğrusu pek beklemediğim ama unutulmaz bir sürpriz oldu benim için. Gün sonuna kadar bana eşlik ettiler, heyecanımı paylaştılar. Üstelik kimisini onlarca yıldır görmemiştim. Paha biçilemez bir anı değil mi sizce de?
Güzel ve keyifli bir sohbetti. Son olarak eklemek istediğiniz bir şey, takipçilerinize vermek istediğiniz bir mesaj var mı?
Benim için de keyifliydi. Son olarak; doğru okumalar yapın ve o okumaların aydınlığından ayrılmayın demek isterim. Aklı ve bilimi besleyin, onların ışığında ilerleyin.
Vakit ayırdığınız için teşekkür eder, çalışmalarınızda kolaylıklar dilerim.
Ben de dikkat ve sabrınız için teşekkür ediyor, başarılar diliyorum.
bsr recyclinghof berlin a rel="dofollow" href="https://www.vurgec.com/kategori/canta" title="Çanta">Çanta Çanta aksesuarlar Bebek bakım çantası Spor çanta Okul çantası Laptop çantası Portföy çanta Bel çantası Postacı çantası El çantası Sırt çanta Bebek bakım çantası Omuz çantası