Betül Altınsoy’un Değerli Yazar Özlem Pazvant ile Söyleşisi

Öncelikle hoş geldiniz. Bu güzel röportaj için şimdiden teşekkür ederim. Dilersiniz sorularımıza geçelim. 

Sohbetimize başlamadan önce sizi tanımak isteyenler için kısaca kendinizden bahseder misiniz? 

Tabi ki, Aslen Düzce Akçakocalıyım.. Dört yaşından buyana Kocaeli de yaşıyorum. Annem de Kocaeli’nin Kandıra ilçesindendir. İlk, orta, ve üniversite eğitimimi Kocaeli de aldım. İlahiyat ve Çocuk Gelişimi okudum. Dört yıl Hilal Acar hocamızdan yazarlık eğitimi aldım. Ayrıca bir yıl da Çocuk edebiyatı eğitimi aldım.

6 yıl çeşitli  anaokullarında görev yaptım. Bir yıl sevgi evinde kimsesiz çocuklarla çalıştım. İlk kitabım ‘Elma Şekeri’ 2017 yılında yayınlandı. Sonrasında ‘Şeker Tadında Empatik Hikayeler’ isimli hikaye, masal ve fabldan oluşan kitabım satışa girdi. Yakında ise bir kişisel gelişim kitabı sizlerle birlikte olacak inşaallah. Aynı zamanda aile danışmanıyım ve psikolojinin her alanıyla ilgileniyorum. Bu alanda sürekli eğitimler alıyorum, almaya da devam edeceğim. Bunların yanı sıra Gebze Gazetesinde haftalık köşe yazılarım yayınlanmakta. Ve bir kız çocuğu annesiyim.14 yaşında bir kızım var. 

Klasik bir soru olacak ama yazmaya ne zaman başladınız? 

Yazmaya 15 yaşlarında şiirle başladım. İyi bir radyo dinleyicisiydim. Ve şiir programını hususi takip ediyordum. Dinlerken de yazıyordum. Hatta ismini vereyim Anadolu FM de Ali Yılmaz abi’nin şiir programıydı. Vesile olduğu için kendisine çok teşekkür ediyorum. Sonrasında Elma Şekeri’ni ana okulunda çalışırken, değerler noktasında ihtiyaç hissettiğim için yazdım.

İnsanların çoğu “hayatımı yazsam roman olur” der. Sizce herkes kitap yazabilir mi? Yazmak bir yetenek midir? 

Çoğu yazarın ilk eserlerinde hayatından ve iç dünyasından mutlaka kesitler görürsünüz ne kadar gizlenmeye çalışılsa da. Herkes yazabilir mi? Aslında yazabilir ama nasıl bir eser oluşur bilemem. Biraz resim yapmaya benzetiyorum.

İyi yazmak için kişinin kendini iyi tanıması ve iyi ifade etmesi, iyi bir okuyucu olması, iyi bir gözlemci olması ve kullandığı dile özen göstermesi gerekir. Kurgu ise hayal gücü ister özellikle de fantastik yazıyorsanız bu gerçekten bir yetenektir bence. Bir de sevmek gerek tabi, sevmeden bu işi asla yapamazsınız çünkü iyi bir sabır gerektirir.

Eserlerinize tam olarak yansıttığınıza inanıyor musunuz?

Neyi kastettiğinizi tam olarak anlamadım. Çocuk kitaplarımın haricinde tabi ki kendimi yansıtıyorum. Hatta bunun için çaba harcıyorum. Çünkü herkesin kendine has kendine özgü bir tecrübesi, değeri ve anlatabilecekleri var. Kendimizden, kendi tecrübelerimizden biz ve etrafımızdakiler faydalanabilirse iz bırakabiliriz ancak. Tabi ki en doğruyu, en güzeli aramak şartıyla.

Kitabınız basıldığında ilk kim ya da kimler okudu? 

Bu biraz ilginç oldu. İlk kitabım ‘Elma Şekeri’ basım sonrası Kocaeli kitap fuarına gelmişti. İlk kitabı elime almam ve ilk imzam orada olmuştu. İki heyecan bir arada gerçekten muhteşemdi. Bu yüzden ilk okuyucuları kimlerdi, kime nasip oldu bilmiyorum. Yalnız o gün eve geldiğimde kızım eline alır almaz, o gece bitirmişti. İlk girişte de ‘Kızım Şüheda Kartal’a ithafen’ yazıyordu ve bu onu çok mutlu etmişti. Zaten ilk kitabımı kızıma hamileyken yazmıştım. 9 sene sonra kitaplaştı.

Biraz da genel konuşalım. Bir gününüz nasıl geçiyor?

Aslında herkes gibi… Bir günüm, bir günümü çok tutmayabiliyor, çoğu zaman yoğun olabiliyorum. Buda rutinlerim arasında geçişlere sebep oluyor. Genel anlamda ise evde isem, rutin ev işleri sonrasında kahve ile bir kitap molası. Varsa bireysel derslerim. Biraz iç dünyama iyi gelecek müzik. Akşam ise kızımla vakit geçiriyorum, biraz sonrasında kendime zaman ayırıyorum. Ya yazıyorum ya okuyorum ya da okuduklarımı yaşamaya çalışıyorum. Allah’la başbaşa kalmayı, tefekkür etmeyi de seviyorum. 

Son olarak, okuyucularınıza iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?

Öncelikle ilginiz ve bu güzel röportaj için çok teşekkür ediyorum. Okumak birçok hayatı tanımaktır. Bakışınızı ve görüş alanınızı genişletir. Empati yeteneğinizi geliştirerek insanlara olan kin ve öfkenizi alır, sizi sakinleştirir. Yazmak ise büyütür insanı, kendinizi tanımanızı eksik ve iyi yanlarınızı görmenizi sağlar. Ee kendini bilen de Rabbisini bilir.

Herkese kucak dolusu sevgiler olsun Kocaeli’den… 

Özlem Hanım, bu keyifli söyleşi için çok teşekkürler! Yeni kitaplarınızı merakla bekliyor, başarılarınızın devamını diliyoruz…