Betül Altınsoy’un Değerli Yazar Aytaç Yıldız Bozkurt ile Söyleşisi

Yazılarınızda daha çok hangi konulara yer veriyorsunuz?

“PORÇA”da kırklı yıllarda kumalık sistemine baş kaldırmış, güçlü bir kadını anlattım. “K”yı SEVMEK”  de ise seksenli yıllarda müthiş bir aşk hikayesini. Her iki romana da dönem romanı denebilir. Öykülerimde yaşanmışlıklar ve sürpriz sonları seviyorum. Denemelerim de ise geçmişten günümüze taşıdığımız pek çok eksik ya da yanlışı güncelleyerek aktarıyorum. Tarihe not düşmek niyetiyle.

Yazarlık serüveniniz nasıl başladı?

İzninizle ilginç olduğu için ilk yazımı nasıl yazdığımı anlatmak isterim.

Benim çocukluğumda kitaba ve bilgiye erişim çok zordu. Şehrin merkezinde kütüphanelere her zaman gidemediğimiz için dönemin yöneticileri “GEZİCİ KÜTÜPHANELER” uygulaması ile kitabı ayağımıza getirirlerdi. Ayrıca mahallemizdeki bizden büyük ağabey ve ablalardan yardım alırdık ve bazen de lise ya da üniversite bitirmiş anne ve babalardan.

4.sınıftaydım. Öğretmenim yeni atanmış ve oldukça disiplinli birisiydi. Yerli malı haftası ile ilgili bir yazı istemişti. Bana her zaman seve seve yardım eden liseli Birgül abla o gün sevgilisinden ayrıldığı için yardım isteğime kapıyı yüzüme kapatarak cevap vermişti. Ben de hiç ödev götürmemektense bir önceki yıldan aklımda kalanlarla bir yazı yazdım. Öğretmenim o kadar çok beğenmişti ki elimden tutarak öğretmenler odasına götürüp “Size geleceğin yazarını getirdim” demişti. Yani Birgül ablanın erkek arkadaşının sayesinde yazarlığa adım atmış oldum. Bu işin şaka kısmı. Yazar oldum demek bana çok kibirli bir söz gibi geliyor. Yazar olmaya gayret ediyorum desem…

Yazmanızdaki en büyük etken nedir?

Kaosun bizi esir aldığı dünya düzeninde huzuru yakalamış olmak. İstediğiniz dünyayı mekanı ve karakteri oluşturmak müthiş bir heyecan. O kadar ki klavye başında sabahlıyor ve hiç yorulmuyorsunuz. Yazan arkadaşlarım bilir, romanlarım bittiğinde inanılmaz boşluğa düşerim ve hemen diğerine başlarım. Basıma hazır bir roman ve  hala üzerinde çalıştığım iki roman daha şu sıra huzura yolculuğum. Kendimle olmaktan, kirlenmemiş dünya ve insanla yolculuk yapmaktan vazgeçmeyeceğim. Asıl yazmamın nedeni bu olsa gerek.

Kitap okuma listeniz var mı?

Önceden evet. Şimdilerde fuarlarda tanıştığım yeni yazar arkadaşlarımın kitaplarına öncelik veriyorum. Nezaket gösterip adıma imzalanmış kitapları okumak büyük onur. Çünkü o emeği çok iyi biliyorum. Polisiye ve fantastik romanların beni zorladığını söylemeden geçemeyeceğim. Romantik bakış açım direniyor. Vazgeçemediğim romanların başında Şolohov’un “Ve Durgun Akardı Don” romanı ile Cengiz Dağcı’nın “Yansılar”ı  gelir.

Yeni yazarlarla görüşme imkanınız oldu mu? Bir araya geldiniz mi? 

Kitap fuarlarının amacı sadece okuyucu ile bir araya gelmek değil. Aynı zamanda yazarlarla da bir araya geliriz. Kitap değişimleri yapar, sektörün sorunlarını konuşuruz.

Yazdığınız bir kitabın raflarda yerini aldığını görmek nasıl bir his?

Aç kalmış ailenizi doyurduğunuzda duyacağınız mutluluk ve hazla eşdeğer.

Beğendiğiniz ya da gittiğiniz sahaflar hangileri?

Hiç fark etmez, kitabın olduğu her yer evim gibidir.

Takipçilerinize ne mesaj veririsiniz?

Öncelikle varlığımızı ve serüvenimizi destekledikleri için teşekkür ederim. Sosyal medya batağının bizi esir aldığı bu dönemde “İNADINA OKUYUN LÜTFEN!” derim. Selam ve sevgilerim eşliğinde.

Davetiniz ve söyleşiniz için çok teşekkür ederim.