Ayakkabı Bot ve çizme Günlük ayakkabı Bot ayakkabı modelleri Çizme ayakkabı Terlik ayakkabı Sandalet Babet Spor ayakkabı Topuklu ayakkabı İç giyim Mayo Çorap Fantezi giyim İç çamaşır takımları Sütyen Gecelik Pijama takımı Gece elbisesi Plaj giyim Giyim Büyük beden Tesettür Etek Trenckot tarz eşofman takımları bayan Mont Gömlek Pantolon T-shirt Sweatshirt Kırmızı elbiseler Ceket Çanta Çanta aksesuarlar Bebek bakım çantası Spor çanta Okul çantası Laptop çantası Portföy çanta Bel çantası Postacı çantası El çantası Sırt çanta Bebek bakım çantası Omuz çantası Atlet Külot Jartiyer Tanga Jüpon Body Büstiyer

bilecik haberleribilecik haberbozüyük haberosmaneli haberdövizakpchpmhp
DOLAR
34,7495
EURO
36,4657
ALTIN
2.959,32
BIST
9.681,11
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bilecik
Çok Bulutlu
9°C
Bilecik
9°C
Çok Bulutlu
Çarşamba Az Bulutlu
10°C
Perşembe Az Bulutlu
12°C
Cuma Çok Bulutlu
12°C
Cumartesi Az Bulutlu
15°C

Betül Altınsoy’un Değerli Şair ve Yazar Işıl Çelik ile Söyleşisi

Betül Altınsoy’un Değerli Şair ve Yazar Işıl Çelik ile Söyleşisi
/
17.12.2023 12:17
A+
A-

Öncelikle hoş geldiniz. Bu güzel röportaj için şimdiden teşekkür ederim. Dilersiniz sorularımıza geçelim… 

Kendinizden bahseder misiniz, kısaca okuyucularımıza bahsedelim. Sizi, sizin kelimelerinizle tanıyalım.           

Hoş bulduk, elbette. 1975 Devrek doğumluyum. İlk ve ortaöğrenimimi sırasıyla Çamlıdere, Ilgaz, Şebinkarahisar ve Bolu’da tamamladım. 1998’de Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldum. Kısa bir süre Bilkent Üniversitesi Klasik Arkeoloji Bölümüne devam ettim. 2000 – 2009 yılları arasında Sosyal Güvenlik Kurumunda memur olarak çalıştım. Evli ve üç çocuk annesiyim. Şu an kendi ilaç firmamızda sorumlu müdür olarak çalışmaktayım. Romanım Hayallerimi Saldım Çayıra ilk kez 2011 yılında yayımlandı. Bir de önümüzdeki yıl yayımlanacak olan bir çocuk romanı yazdım. Adı sürpriz olsun.

Kitabınızın adı neden Hayallerimi Saldım Çayıra?

Bu soru bana sık soruluyor.  Henüz 20’li yaşlarımda memur olarak çalışırken “ileride bir kitap yazacağım ve adı ‘Hayallerimi Saldım Çayıra’ olacak” diye düşünürdüm, daha ne yazacağımı bile bilmeden… Yani romandan önce adı geldi, daha sonra Hayallerimi Saldım Çayıra doğdu. Roman kahramanım gibi büyük hayalleri olan idealist bir gençseniz, o yaşlarda birçok sıkıntılar yaşayıp hayatın gerçekleriyle de yüzleşmek üzere bambaşka rotalar çizmek zorunda kalabiliyorsunuz kendinize. Hayallerinizden vazgeçmiş gibi değil de onları bir süreliğine rafa kaldırmış gibi hissederek… Hayatı, kendini daha iyi gözlemlemeye ve anlamaya çalışarak, biraz da her şeyi akışına bırakarak … Zaten romanda bir yerde “Hayallerimi Saldım Çayıra, Mevlâm kayıra” diyorum tam teslimiyet ve tevekküle vurgu yapmak üzere. İşte bu duygulara atıf yapan bir ad oldu romanımın adı.

Kitabınızda okuyucuyu neler bekliyor?

Maalesef popüler romanlar ve dizilerdeki gibi heyecanlı, entrikalı, absürt olaylar örgüsü beklemiyor okuyucuyu… Bol bol duygu bekliyor. Bir duygular ırmağında yıkanıp arınmak gibi hisler bekliyor. Anadolu ruhu ve yaşama sevinci bekliyor. Edebiyat da zaten duyguların dans ettirildiği bir sanat değil midir? Anadolu’nun küçük bir köyünde doğup büyümüş, doktor olarak İstanbul’a atanıp gelmiş roman kahramanımın günlük defteri aracılığıyla ulaştırıyorum bu güzellikleri okuyucuya. Yeri geldikçe yazılan şiirler de duyguların daha etkili ifade bulmasını sağladı, kendi şiirlerim.

Kişiyi yetiştiği ortamın ürünü kabul edecek olursak sizi nasıl bir ortam şekillendirdi?

Orman mühendisi olan rahmetli babamın görevi vesilesiyle çocukluğum küçük ilçelerde, yaylalarda, köylerde, tarlalarda, kırlarda, bayırlarda, ağaç tepelerinde geçti. Benden bir yaş küçük ikiz erkek kardeşlerim var. Huzurlu ve sakin bir ailede, 80li yılların o curcunalı neşesini doya doya yaşamış mutlu bir çocuk olarak büyüdüm ve çocukluğumdan çok ilham aldım yazarken. Tüm bu yaşanmışlıklar için canım aileme ve akrabalarıma, can komşulara, birbirinden değerli arkadaşlarıma, öğretmenlerime ne kadar teşekkür etsem azdır. Sakin ve huzurlu geçen bir çocukluk dönemi -doğuştan da yatkınsanız eğer- ister istemez kişiyi kendi iç dünyasına, gözlemci olmaya, yazmaya, çizmeye yönlendiriyor.  Uzun yıllar günlük defterleri tuttum. İyi de bir dinleyiciyimdir, üstüne bir de sınırsız hayal gücüm eklenince ortaya bir kitap çıkması kaçınılmazdı haliyle.

Sizi yazmaya yönlendiren bir durum veya duygu oldu mu?

Dediğim gibi, yazmak hep vardı hayatımda. Şiirler, günlük defterleri, başarılı kompozisyon ödevleri hep eşlik ettiler bana, yazarak rahatlıyordum çünkü ve bir gün bir kitap yazabileceğime de hep inanıyordum zaten ama ne yazacağım 30’lu yaşlarımın ortalarında şekillenmeye başladı. Dünya genelinde ve kendi toplumumuzda bir çığ gibi büyüyüp yaygınlaştığını gözlemlediğim genel bir mutsuzluk ve tatminsizlik hali, edebiyat eserlerinin büyük çoğunluğunda kendini gösteren o karamsar ve kasvetli havalar beni insanları yatıştıracak, bir parça da olsa neşelendirecek bir şeyler yazmaya itti. Dediğim gibi, ilhamımı içimdeki o mutlu çocuktan aldım, okurların yüzünde biraz tebessüm oluşturabilmeyi amaçlayarak.

Edebiyat haricinde başka ilgilendiğiniz sanat dalları var mı?

Ben müziksiz yapamayanlardanım. Çocukluğumda okul müsamerelerinde mandolin çalardım. Türküler, klasik müzik, halk oyunları, huzurlu ve neşeli olan her tür ezgi ve dans vazgeçilmezimdir. Ayrıca bale izlemeyi de çok severim.

Satın aldığınız ilk kitabı hatırlıyor musunuz?

Satın aldığım ilk kitabı açıkçası hatırlamıyorum. Tahminen bir Kemalettin Tuğcu veya Gülten Dayıoğlu kitabıdır ya da dünyaca ünlü çocuk klasiklerinden biridir. Ancak satın aldığımı hatırladığım ve bende iz bırakan bir kitabı burada anlatmak istiyorum. Ortaokul yıllarımda, rahmetli annemle birlikte bana kitap almak için çarşıya çıkmıştık. Kitapçıda kitaplara uzun uzun uzun göz gezdirdim, evirdim çevirdim bir türlü beğenemedim. Bir süre sonra gözümün Halikarnas Balıkçısı’nın Aganta Burina Burinata”sına takılmasıyla “İşte bu!” diyerek kitabı elime almam bir oldu. Çok kısa bir süre önce Türkçe dersinde Halikarnas Balıkçısı’ndan bir pasaj işlemiştik, yazar ve eserleri hakkında biraz bilgilenmiştik. Sünger avcılarıyla ilgili o yazıdan ve yazarın anlatımından çok etkilenmiştim. Aganta Burina Burinata ismini de bir roman için çok ilginç bulmuştum. O gün o kitabı karşımda görünce hiç tereddüt etmeden aldım. Halikarnas Balıkçısı; denizlere, özgürlüğe olan tutkusu, eserlerine doya doya yansıttığı doğa, insan ve vatan sevgisi, hayal dünyası ve yaşama sevinciyle okumaktan en keyif aldığım yazarlardan biriydi artık.

Kitap yazarken aileniz ve çevrenizden ne gibi tepkiler aldınız? 

Kitap yazdığımı, sorulara ve dış etkilere maruz kalmamak için fazla kişiyle paylaşmadım. Bu süreci, yani kitap yazmakta olduğumu sadece eşim, annem, babam ve o dönemde çok küçük olan çocuklarım biliyorlardı. Genellikle şaşkınlık ve merakla karşılandı bu durum. Üç küçük çocukla yazmaya nasıl vakit ayırabildiğimi merak edenler oldu. İnsan zevk aldığı ve hedeflediği bir şeyi yapmak için zor da olsa zaman ayırabiliyor. İyi planlama yapmak, öncelikleri iyi ayarlamak gerekiyor böyle bir durumda. Kendimizi ve yeteneklerimizi ifade edebilmek hiç yabana atılmaması gereken bir durum. Çevremdeki şaşkınlık geçtikten sonra sağ olsunlar, çok destek oldular bana.

Yazmaya yeni başlamış ve başlayacak insanlar için ne önerirsiniz?

Kitap yazmayı isteyen insanlar zaten aktarmak istedikleri pek çok duygu ve düşünceleri olan ilhama açık kişilerdir ve buna hazır oldukları zamanı da gayet güzel hissederler ancak kalem kağıdın ya da bilgisayarın başına geçince, en azından ilk esere başlarken her şey hemen öyle kolayca akıp gitmeyebilir. Kendi tecrübemi aktaracak olursam ‘Sen kiiiim bir roman yazmak kim” diyen kendi iç sesine bile maruz kalmış bir yazar olarak ilk satırları yazarken mükemmeliyetçiliğin pençesine düşmüştüm. İlk başlarda yazmaya konsantre olamadım, cümleleri yazıp yazıp sildim. Bu sesleri dinlemeyin, kimin ne diyeceğini nasıl yorumlayacağını umursamayın. Bir başladığınızda gerisi gelir. Deyim yerindeyse, kaşını gözünü yara yara yazın gitsin.  

Türkiye çapında kitabınız beklediğiniz ilgiyi gördü mü? 

Romanım şu an internet kitabevlerinde satışta. Türkiye çapında henüz beklediğim ilgiyi gördüğünü söyleyemem ama görmemesi için bir sebep de yok. Belki sadece zamanını bekliyordur. 

Çok keyifli bir röportaj oldu, bu güzel sohbet için çok teşekkür ederiz. 

Ben de çok teşekkür ederim.

ÖZÇİLEK REKLAM1
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

bsr recyclinghof berlin a rel="dofollow" href="https://www.vurgec.com/kategori/canta" title="Çanta">Çanta Çanta aksesuarlar Bebek bakım çantası Spor çanta Okul çantası Laptop çantası Portföy çanta Bel çantası Postacı çantası El çantası Sırt çanta Bebek bakım çantası Omuz çantası