Ayakkabı Bot ve çizme Günlük ayakkabı Bot ayakkabı modelleri Çizme ayakkabı Terlik ayakkabı Sandalet Babet Spor ayakkabı Topuklu ayakkabı İç giyim Mayo Çorap Fantezi giyim İç çamaşır takımları Sütyen Gecelik Pijama takımı Gece elbisesi Plaj giyim Giyim Büyük beden Tesettür Etek Trenckot tarz eşofman takımları bayan Mont Gömlek Pantolon T-shirt Sweatshirt Kırmızı elbiseler Ceket Çanta Çanta aksesuarlar Bebek bakım çantası Spor çanta Okul çantası Laptop çantası Portföy çanta Bel çantası Postacı çantası El çantası Sırt çanta Bebek bakım çantası Omuz çantası Atlet Külot Jartiyer Tanga Jüpon Body Büstiyer
Merhabalar. Öncelikle kendinizi bize tanıtabilir misiniz? Sizi, sizin kelimelerinizle tanıyalım.
1951 yılında Aydın’a bağlı Nazilli İlçesi’nde dünyaya geldim, 14 yaşında ortaokul 2. sınıfta okurken bir tesadüf eseri Hürriyet Haber Ajansı muhabirliğine başladım. Bu bana göre bu yaşta ki bir çocuğun önüne kolay kolay gelecek ve konacak bir fırsat değildi, ben burada bana şansın güldüğünü düşünüyorum. Askere gidinceye kadar bu işi yürüttüm ama bu arada da mesleğin cazibesi ve bana ödenen para, mesleğe sıkı sıkı sarılmama neden oldu. Askerliğimi Sivas’ta yaptıktan sonra Nazilli’ye döndüm, Madran Matbaası’nda haftalık olarak bastığım Efe Gazetesi’ni 30 kilometre uzaklıkta ki Yenipazar İlçesi’nde yayınlamaya başladım. Arkasından Kuyucak İlçesi’nde Hizmet, Bozdoğan İlçesi’nde Fısıltı isimli bir gazetenin yanına başladım. Genç yaşta çevrem bu nedenle çok genişledi, 1980 yılında ihtilal olunca gazeteleri geçici süre durdurma kararı aldım. Çünkü resmi ilanlar durdurulmuştu, kitap yazımına başladım. 3-4 yıl arka arkaya 9 şiir kitabı yayınladım ama hiç bir kitap satılmadı, 10. kitabın türünü değiştirdim. Bu kitap ”Her Yönü ile Nazilli” adını taşıyordu, bu kitap 1 yıl içinde satıldı ama topladığım para yeni bastırmayı düşündüğüm ”Aydın ve İlçeleri” isimli kitabı bastırmaya yetmiyordu. Üzerine o sıralar kartpostallardan kazandığım önemli miktardaki parayı ilave ederek İzmir’de 5.000 kitap bastırdım. Bu kitabın içine bütün Aydın’ı ve İlçelerini tanıtan bilgileri koymuştum, dolayısıyla bir minibüs ile bütün ilçelere giderek bu kitabı kitapçılara dağıttım geldim. Satıp parasını bana vereceklerdi, bu şekilde bir çok kitapçı tanımıştım. Zamanla bazı okul müdürleri ve öğretmenler de kitapları okullarına getirmem halinde satabileceklerini söylediler, böylece benim alanım çok genişledi. Daha sonraları İzmir ve İlçeleri-Ege Bölgesi Turizm Rehberi-Her Yönü ile İç Anadolu Bölgesi isimli kitaplarımla bütün bu il ve ilçelere yayılma şansı buldum, çok iyi insanlarla tanıştım. Yalnız bir şeyi itiraf etmek gerekirse 50.000 kitap bastırdım. Beş kuruş kazanamadım, kitap paralarını başkaları yedi. Emekli olunca da çok yorulduğum için hemen inzivaya çekildim, benim bilgisayar almamı ve yeniden mesleki çalışmalar yapmama yazı-şiir-folklor ile yakın ilgisi bulunan merhum avukat Osman Üçer ikna etti. Bugün sadece gazeteci-yazar-şair-edebiyatçılara dönük olarak 15 günde yayınladığım bir bülten var, onu da yazı ve şiir yazanlara bir çok kapı açılsın diye amatör bir ruhla yapıyorum. Çoğu kimsenin bunlardan faydalandığını biliyorum, bu işi ölünceye kadar sürdüreceğim.
Yazarlığın dışında başka uğraşlarınızın da olduğunu biliyoruz. Bunlar nelerdir, okuyucularımızla paylaşır mısınız?
Benim kütüphanem çok zengin olduğu için öncelikle ben 10 yıl kadar önce bütün değerli kitapları Nazilli İktisadi Ticari İlimler Fakültesi’ne bağışladım, Türkiye’de bulunan bir çok Yazarlar ve Şairler Derneği Başkanları’na şiir şöleni için gittiğimde 50’şer kitap götürüp armağan ettim. Yanıma gelip giden gazeteci-yazar-şair-edebiyatçı gibi kişilere de çok sayıda ücretsiz gazete-kitap-edebiyat dergisi-kartpostal-poster-defter vb. gibi hediyeler dağıtıyorum. Bazen bunları kamuoyuna faydalı çalışmalar yapan kurumlar içinde gerçekleştiriyorum, mesela bir ara Nazilli Kızılay Derneği’ne kullanması için 300 karton dosya hediye ettim. Nazilli Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanlığı’na 150 kadar Atatürk Posteri ve kartpostalı verdim. Bunların ebatları 50-70 cm. Esnafa 5-6 yıl öncesine kadar günde ücretsiz 1500-2000 gazete dağıtırdım. Bunların içinde kendime ait olan gazeteler olduğu gibi başka arkadaşların çıkardığı 8-12-16 sayfalık gazetelerde dahil, bir esnafa 2-3 gazete bırakarak 600-700 esnafa 1 günde ulaşırdım. Küçüklükten gelen tecrübe ile bunları hallederdim, hiç bir kimseden de beş kuruş talep etmezdim. 50-60 yıldır bu işi yaptığımı hesaplayın, ben dağıttığım gazetelerin sayısını hesap edemiyorum. Gazetecilik dışında yaptığım işler, genellikle kağıtla ilgili idi. Bu atmosferin dışına hiç çıkmadım. Yalnız, kendimize ait bahçelerde tarımsal çalışmalar yaptıysam da ürünleri yine sağa sola bedava veriyorduk. Bunlar bana haz veriyordu, bir ara 23 yaşlarında ve 48 yaşında 2 ayrı yerde ticari faaliyetlerde bulundum ama her 2 dükkanda veresiye mal satmaktan iflas etti. Sermayeyi, kediye yükledim. Birisini 1 yılda kapattım, ikinci dükkan 7 yıl sürdü ama hiç para kazanamadım. Dükkana 3-4 defa hırsız girdi, sonunda kapattım geçti. Artan malları da okullarda okuyan fakir çocuklara veya bildiğim bir çok yoksul insanlara dağıttım, hala daha dağıtıyorum.
Gazetecilik kariyeriniz nasıl başladı? Geçmiş yılları ve bugünü karşılaştırdığınızda aradaki en göze çarpan farklar neler?
Benim çok büyük bir gazetede görev yapmam nedeni ile çok fazla bir sorun çıkmıyordu, her şey tıkır tıkır yürüyordu. Örneğin ben haber alacağım yerleri sık sık ziyaret ediyordum, bir örnek vereyim. Normal olarak bir günde 20 civarında görevliyi ziyaret ediyordum veya bu kişiler beni davet ediyorlardı, bu ziyaretler sırasında haberleri rakiplerimden çok önceleri elde ediyordum. Bir de benim bir huyum vardı, haberleri masamda bekletmezdim. Elde ettiğim bütün haberleri aynı gün içinde hemen haber merkezine ulaştırırdım, günde gönderdiğim haber sayısı 10-12 civarında idi. 3 haber gazeteye girerdi, diğer haberlerin akibetini büro müdürü ile konuşur takip ederdim, yayınlanmayan haberim olmazdı. Bir başka özelliğim bütün gazeteleri her gün takip ettiğim için çıkan haberleri haber kimi ilgilendiriyorsa onu bilgilendirmekti, bunu diğer gazeteciler genellikle yapmazlardı. Ben buradan çok avantaj elde ederdim, insanlar haberlerinin gazetede yayınlandığını görünce beni daha çok ararlardı. Kendi gazetelerimi yayınlarken de bu özelliklerimi kullandım, o zamanlar imkanlar kısıtlı idi. Buna rağmen dönemimi başarı ile tamamladım, çevremdeki ve İzmir’de ki gazeteciler bile bunun farkında idiler. Mesela 2-3 yıl önce Aydın’da bir cenazeye gitmiştim, gazeteciler etrafıma toplanıp ”Hoşgeldin” dediler. Bir tanesi ”Bir zamanlar neydin?” dedi, bazıları ise ”Abi, senin yaptıkların saymakla bitmez.” diyor.
Sizi besleyen ilham kaynaklarınız nelerdir?
Ben ortaokulda okurken edebiyat öğretmenimiz Kasım Avcı idi, kitap yazmıştı. Sanıyorum, ondan etkilendim. Hiç unutmuyorum, kitap şekline getirdiğim 16 sayfalık bir deftere 13-14 şiir yazıp ”Hocam ben şiir kitabı bastıracağım.” diyerek defteri ona uzatmıştım. Dönüp bakmadığı gibi eline de almadı, sadece bana ”Paran çok galiba.” dedi. O zaman 13 yaşında idim, babam harcamak için 1 lira verirdi. Diğer çocukların cebinde 2.5-5 veya 10 lira olurdu, 1 yıl sonra bir tesadüf eseri Hürriyet Haber Ajansı muhabiri olunca şans bana güldü. Babam kadar elime para geçiyordu, fotoğraf makinası aldım. Okul çocuklarının fotoğraflarını çekerek de çok para kazandım, bugün bir başkası bu imkanı zor elde eder. Çünkü herkesin elinde fotoğraf çeken cep telefonları mevcut, ilham kaynaklarına dönelim. Çıkan her haber beni kamçılıyordu, düşünsenize ülkenin en büyük gazetesinde haberiniz yayınlanıyor. Herkes sizi tanıyor, davet ediyor. Bunlardan iyi ilham kaynağı mı olur?
Türkiye’de internet haberciliğinin bugünkü durumunu nasıl buluyorsunuz?
İnternet haberciliğini imkan bulamayan gazeteciler için çok iyi buluyorum, neden? Benim şansım yaver gitti, çok büyük gazetelerde çalıştım. O küçük yaşımda bile herkes bana büyük ilgi gösterdi ama bazı kişilere o imkan verilmiyordu, kapı onlara aralanmıyordu. İnternet gazeteciliği bu imkansızlığı ortadan kaldırdı, bugün köyde-kasabada-ilçede-İstanbul dışında yaşayan diğer vilayetlerde yaşayan ve bu işle iştigal etmek isteyenlere önemli ölçüde kapı açıldı. Bazı siteleri incelerken bunu net olarak görüyorum, seviniyorum. Yalnız web sitesi çoğalınca okuyucu dağıldı, bazıları güzel mizanpaj yapıyor ama para kazanamıyor. Bana bu konuda çok telefon açan oluyor, adam gazeteci olarak iyi. Para kazanma yönünden kötü, bir de önceden piyasada diyelim 30-40 günlük-haftalık gazete vardı. Tirajları yüksekti, para kazanıyorlardı. Şimdi, web siteleri o gazete tirajlarını yakalayamıyor. Çok nadir bazıları yakalasa, para kazanamıyor. Ortada böyle de bir garip durum var ama her şekilde bu işi çok iyi yapanlar bana göre yol alacak, internetin bir güzel tarafı dünyanın her tarafından izleniyor olması. Bu konuda 4 örnek vereyim, her saniye beni izleyen 2 kişi var. Birisi Avustralya’nın Sidney Kentinde yaşıyor. Birisi, Amerika Birleşik Devletleri’nin Miami Kentinde yaşıyor. Ben 2 ülkeye de gitmedim, tanıdığım bir genç bir paylaşımımı beğenmişti. Nerede olduğunu sordum, Taylant’ın başkenti Bankok’ta imiş. Yine hiç tanımadığım bir Türk bir paylaşımımı beğenmişti, üzerine tıklayıp nerede yaşadığına baktım. Ekvator yazısını görünce mesaj kutusundan ”Sizin Ekvator’da ne işiniz var?” diye yazdım, Birleşmiş Milletlere bağlı bir kuruluşta çalıştığını ifade etti. Ben Taylant ve Ekvator’a da gitmedim, özellikle yabancı dil bilenler için internet gazeteciliği herkese yeni kapılar açabilir. Son bir örnek vereyim, dün ziyaretimize gelen ve yeminli tercüman olup Rusça bilen bir bayan yaşadığım Nazilli ve çevresinde 50-60 kadar Azeri-Kırgız-Özbek-Kazakistan gibi ülkelerden bayanlar bulunduğunu söyledi. Ben ”Siz bunları nereden tanıyorsunuz?” deyince ”İnternetten Türk erkeklerini bulup anlaşmışlar, hepsinin evlilik işlemlerini ben yürüttüm.” dedi.
Edebiyat alanında katıldığınız etkinlikler, dernekler nelerdir?
Çok aktif çalıştığım için ben maalesef önceden bazı etkinliklere iştirak edemiyordum, benim bu tür etkinliklere iştirak etmem Aydın Yazarlar ve Şairler Derneği Başkanı Şükrü Öksüz’ün ”Gittiğimiz her yerde seni soruyorlar.” demesi ile başladı. Kapıyı, Göller Bölgesi Yazarlar ve Şairler Derneği’nin organize ettiği Isparta ile açtık. Orada önceden tanıdığım ve yeni tanıştığımız bir çok edebiyatçı ile karşılaştık, arkasından Bursa Büyük Şehir Belediyesi’nin ”Şairler Şöleni” takip etti. Derken, Çanakkale-Yozgat-Adana-Antalya-Nevşehir-Sivas-Denizli-Aydın-Muğla Bodrum vb. gibi bir çok yere gittim. Hepsi de çok iyi geçti, her yerde yeni yeni gazeteci-yazar-şair-televizyoncu-radyocu vb. gibi kişilerle karşılaştık. Görmediğim yerleri gördüm, ayrıca gittiğim yerleri tanıtıcı yazılar yazdım. Çoğuna bende var olan 30 çeşit edebiyat dergisi ile şiir yayınlayan gazete vb. gibi hediyeler takdim ettim. Benim irtibat kurduğum derneklere gelince, her hangi bir yere gitmesem bile Yazarlar ve Şairler Derneği Başkanlarını sık sık arayan ve onlara posta yolu ile birer kilo dergi gönderen bir kişiyim. 1 kiloluk koli, 6-7 değişik edebiyat dergisi alıyor. Benim posta idaresi ile akıl almaz bir bağım var, sürekli birilerine gazete-dergi-kitap-broşür-poster-kartpostal vb. gibi dökümanlar iletiyorum. Benim için gazeteci-yazar-şair ve edebiyatçılar çok önemli kişilerdir.
Hayatınızda en fazla iz bırakan olay veya durum nedir?
Hayatımda çok fazla iz bırakan bir olay yok ama bu konuda Ankara’dan örnekler vermek gerekir diye düşünüyorum, ben her yıl Ankara’ya gider bir hafta kalır. Orada randevu ile girilen arkadaşları ziyaret ederdim ama ben asla randevu almazdım, adımı sekretere söyler ve telefonla içeriye bu durumun bildirilmesini isterdim. Hiç bekletilmeden içeri alınırdım, oysa bu tür yerlerde siyah takım elbise giymiş. Kravatlı, traşlı. James Bond çantalı, saygıdeğer kişiler görürdüm. 20-30 kişi bekler dururdu, saatlerce içeriye girmek için beklerlerdi. Bir defasında Beden Terbiyesi Genel Müdürü Tevfik Sarpkaya’yı ziyarete gitmiştim, bekleme salonunda 40-50 kişi bekliyordu. Bir dikkatimi çeken husus da bugüne kadar beni hiç tanımayan ve karşılaşmadığımız 10 kadar gazetecinin benimle röportaj yaparak gazetelerinde tam sayfa yayınlamasıdır, bu durumda benim çok dikkatimi çekiyor. Bu yüzden 3 ay önce benimle yapılan muazzam bir röportajı kabullenemeyip bana saldıran çok samimi arkadaşım olan bir edebiyatçıyı ne yazık ki her yerden engellemek zorunda kaldım, oysa bende asla kıskançlık olmaz. Bugüne kadar ileriye gidebileceğine inandığım hiç bir kimsenin önünü kesmedim, engellemedim. Aksine, bildiğim bütün bilgileri büyük bir samimiyet içerisinde kim olursa olsun kendisine aktardım.
Bir gazeteci olarak okuyucularınıza mesajlarınız nelerdir?
Her gün gazete okumaya devam etsinler, ülkemizde çok değerli gazetecilerimiz var. Gazeteci-Yazarlarımız var, çok güzel konuları kaleme alıyorlar. Bu yaşta ben bile bir çoğunu izliyorum, yazılarını okuyorum. Vatan haini olmadıktan sonra gazeteciler-yazarlar çok faydalı kişilerdir, ülkeyi kurtarırsa gazeteci-yazarlar kurtarır.
Değerli vaktinizi bizimle paylaştığınız için teşekkür ederiz. Sevgiyle kalın…
bsr recyclinghof berlin a rel="dofollow" href="https://www.vurgec.com/kategori/canta" title="Çanta">Çanta Çanta aksesuarlar Bebek bakım çantası Spor çanta Okul çantası Laptop çantası Portföy çanta Bel çantası Postacı çantası El çantası Sırt çanta Bebek bakım çantası Omuz çantası
Namı diyar Gazeteci Kerim ÖZBEKLER, Hoş Sohbetini zevkle okudum.Ankara’dan Sizin gibi Ertuğrul AKBAL’in dediği gibi Elli yılı Aşkın Dostluğumuz var, Hatırlarmısın İREMCİK Kültür Sanat Dergisinden Üç kez Nahit Övünç’ü anma şiir Etkinliği yapmıştım.Onda evimde yaptığım etkinlikte sizi de davet etmiştim.
Tekrar Sanata verdiğiniz uğraşlardan dolayı teşekkür eder, Sağlıklı Sıhhatli daha Nice Nice uzun yıllar Dileriz.
Bu bağlamda ne Değerli DostLarımız vardı, aramızdan ayrılanlara Rahmet kalanlara sevgiler gönderiyorum,Yakın bir zamanda Annenizi de kaybettiniz,tekrar başınız sağolsun.
Kalın sağlıcakla,
İREMCİK Kültür Sanat ve Kitap