Ayakkabı Bot ve çizme Günlük ayakkabı Bot ayakkabı modelleri Çizme ayakkabı Terlik ayakkabı Sandalet Babet Spor ayakkabı Topuklu ayakkabı İç giyim Mayo Çorap Fantezi giyim İç çamaşır takımları Sütyen Gecelik Pijama takımı Gece elbisesi Plaj giyim Giyim Büyük beden Tesettür Etek Trenckot tarz eşofman takımları bayan Mont Gömlek Pantolon T-shirt Sweatshirt Kırmızı elbiseler Ceket Çanta Çanta aksesuarlar Bebek bakım çantası Spor çanta Okul çantası Laptop çantası Portföy çanta Bel çantası Postacı çantası El çantası Sırt çanta Bebek bakım çantası Omuz çantası Atlet Külot Jartiyer Tanga Jüpon Body Büstiyer
Merhabalar. Öncelikle kendinizi bize tanıtabilir misiniz? Sizi, sizin kelimelerinizle tanıyalım.
Söze başlamadan evvel nazik davetiniz için teşekkür ederim Betül Hanım. İnsanın kendini tanıtması çok zor bana kalırsa. Çocuk kitaplarımın içindeki biyografiden yaralanmak isterim: 4 Ağustos 1992’de Bursa’da çocukların cilli (misket) oynadığı, akşama kadar top peşinde koşturduğu, çatılara çıkıp uçurtma uçurduğu bir mahallede doğdum. Anlatmayı çocukluktan beri çok sevdim. Herkesin bir hikayesi vardır diye çıktığı bu yolda şiirler ve hikayeler yazdım. Edebiyat öğretmeni olarak öğrencilerine hikâye ve şiir anlatmaya devam ediyorum. Kitapları, uçurtmaları, denizi, pencereden bakan insanları, kuş yuvalarını seviyorum. Hayal kurmadığım ve kitap okumadığım günler sayılıdır. Top oynadıktan sonra fanilamı değiştirmeyi ihmal etmiyorum.
Yeni kitaplarınız hayırlı olsun. Bu bağlamda çocuk edebiyatının genel çerçevesi ve çocuk kitapları yayıncılığında sizce en büyük eksiğimiz nedir?
Sağ olun. Sadece Türk çocuk edebiyatı değil, genel anlamda çocuk edebiyatının sınırlarını, içeriğini ve niteliklerini belirlemede sorun yaşanmaktadır. Bilindiği gibi çocuk edebiyatı, çocukluk çağında bulunan kimselerin hayal, duygu ve düşüncelerine yönelik sözlü ve yazılı bütün eserleri kapsar. Çocukların büyüme ve gelişmelerine, hayal, duygu, düşünce yeteneklerine, zevklerine hitap eden, eğitirken eğlenmelerine katkıda bulunan eserler ortaya konulmalıdır. Çocuk edebiyatı, iki yaştan başlayarak ergenlik dönemine kadar geçen süreçte çocukların hayat tecrübeleri, ilgi, ihtiyaç, gelişim ve algılama düzeylerine uygun olması gereken eserlerin iki temel özelliğe sahip olması şart. Gelişme çağındaki çocukların duygu ve düşünce dünyasına katkı sunacak, değerler eğitimi hususunda onlara destek olacak bir içerik ile; dil gelişimini pekiştirecek, anlama ve kavrama becerilerine seslenip çocukların gelecekteki okur kimliklerini inşa edecek eserler yaratılmalı. Çocuklara sıradan öğretici neşriyatlar sunmak yerine çocukların yaratıcı dünyalarını, sanatsal niteliği olan dilsel ve görsel iletilerle zenginleştiren, beğeni düzeylerini yükselten ürünler ortaya konulmalı. Alan uzmanlarının “çocuk edebiyatı” tanımına bakıldığında, çocuk edebiyatının pedagoji, psikoloji ve edebiyat biliminin birikimleriyle disiplinlerarası, daha doğrusu disiplinlerüstü bir bakış açısına ihtiyaç duyduğu açıktır. Bu çok yönlü içerikle, çocuk edebiyatının ölçütlerini oluşturmak ve çocuk edebiyatı tarihi içinde değerlendirecek eserleri belirlemek büyük bir zorluk taşımaktadır.
Eğitim bilimciler tarafından pragmatik bir işlevle ve eğitsel bakış açısıyla tanımlanan çocuk edebiyatı, çocukların bilişsel ve duyusal gelişimleri için bir araç olarak ele alınmaktadır. Hem eğitimci hem de bir yazar olarak çocuk yazınında eğitim ile estetik zevkin bir terazinin kefesinde eşit olması gerektiği kanaatindeyim. Çocuk yazını didaktizme boğulduğunda sıkıcı, yavan bir metin olmaktan öteye gidemez. Çocuğa salt estetik zevk aşılamak yahut eğlence, oyun ihtiyaçlarını karşılamak gayesiyle yazılan metinler de eksik kalacaktır. Temel ilkemiz çocuksuluk ve çocuğa görelik. Bu ayrıma dikkat edilmeli. Çocuksu metinler bugün çocuk edebiyatı sahasında geniş alan kaplıyor. Pek çoğu ticari amaçlarla yapılmış, akademik bilin ve estetik zevkten yoksun ürünler. Söz ettiğim unsurları bir araya getirmek için araştırmak ve uzmanlarla istişareler yapmak ve çok okumak gerekiyor. En büyük eksiklerimizden biri de kitap yazmış olmak için yazmak. Oysa bunun için çok derinlemesine bir çalışma ve planlamaya ihtiyaç var.
Müzikle aranız nasıldır? Yazarken, ya da okurken müzik dinler misiniz; yoksa tamamen sessiz bir ortam mı tercih edersiniz?
Müzik özelinde duyularla aram iyidir. Bir ritim, bir koku, bazen duvardaki bir karaltı beni harekete geçirir. Fakat yazarken müzik dinlemek, gece vaktini beklemek vb. değişkenler yazacağım şeyle ilgilidir. Çocuk kitabı yahut akademik bir şey yazıyorsam sessizliği tercih ederim. Yetişkinler için kurmaca bir şeyler yazıyorsam çoğunluğu sözsüz parçalardan oluşan bir çalma listem var. Paylaşabilirim. (Gülüşmeler) Nostaljisever biriyim plakların cızırtısı bizi insanın maddeleştiği 21.yy.dan uzaklaştırıyor adeta beni, sanki 1930’larda yaşıyormuşum hissi uyandırıyor. Gerçi 1930’larda yaşasaydım da 1850’lleri özlerdim. Yine de şu an için plak dinlemek yaratıcılık için etkili oluyor.
Yazarken olmazsa olmazlarınız var mı? ( örn. çay-kahve içmek gibi )
Yazarken masamda mutlaka bir lamba olmalı. Bu odaklanmamı sağlıyor. Onun dışında yazmayı dini bir ayin gibi ritüellere bağlayanlardan değilim. Edebiyata büyük saygım var. Bizatihi edebiyatın kendisi kutsal fakat ona bidatler ekleyip çay, kahve, çiçekle yeni gelin sunumu için edebiyatı maskaralaştıramam.
Sizi çocuklar için yazmaya yönelten nedir?
Şahsen çocuk edebiyatına eğilme fikri nereden geldi derseniz: Çocuksu ve güdümlü yayımlar ilerleyen yaşlarda okumadan kaçan estetik zevkten bihaber bireylerin yetişmesine yol açıyor. Bazı alışkanlıklar kolay kazanılmıyor. Lise çağına gelip hiç kitap okumamış öğrenciler var. Bu devreden sonra çocuklara okuma alışkanlığı kazandırmak çok zor. Ben yetişkinler için öykü ve şiirler yazan genç bir yazar aynı zamanda eğitimci olarak çocuk edebiyatının pedagojik kısmındaki teorik bilgimle pratik yaratıcık serüvenimi birleştirmek istedim. Bu hususta Ahmet Deniz Ağca, Berikan Yayınları’nın çocuk serisi yapma fikrinden bana bahsetti. Baba olursam evvela kendi çocuğuma neler okuturum diye düşündüm. Kitapçılara gittiğimde fecaat ürünlerle karşılaştım. Kolay gibi görünen bu zor alanda çalışmalara başladım. Seri böylelikle ortaya çıktı, yayınlanmayı bekleyen kitaplarım da var.
Çıkardığınız İdil ve Tuna Serisinde ne gibi kültürel normlara dikkat çektiniz?
Eklektik, yani çok yönlü bir bakış açısına göre, daha önce tanıdığımız birikim sahiplerinin ortak aklını kullanırız. Eskiden, aile büyükleri ya da yakın çevredeki büyüklere gidilirken, günümüzde psikolog ya da psikiyatra gidilmektedir. Bunlardan başka, edebî metinler içerisinde de bu bilgiyi bulabilir ve günlük iletişime ait durumlar çıkarabiliriz. Bu açıdan edebiyat toplumu birleştirme ve millet olma fikrinde başat unsurdur. Çocuklara hayal gücü evreninde kurduğumuz hayalin içinde de bu bilinci verme gayreti yatıyor. Özetle çocuklara anne sevgisini, temel değerleri, doğa ile olan iyi ilişkileri aşılamak için Umay Ana karakterini ve doğa dostlarını yarattık. Ayrıca bizim karakterlerimizden biri olan Talay eski bir Türk denizcisi, çocuklara hayalî de olsa kendi kültürel değerlerinden kahramanlar yaratma gayretindeyim.
İdil ve Tuna Serisinde hangi kavramlara değiniliyor ve bahsettiğiniz ölçütler bağlamında nasıl bir çalışma yürüttünüz?
Gelişim aşamasındaki çocuğun değerler eğitimi, temel ahlaki ve toplumsal kuralları özümsemesi için bilhassa 4-6 yaş arasında okuduğu ve hem kendi bireyselliğini hem de sosyal olarak tanımladığı bir devirde çocuk edebiyatının önemi yadsınamaz. Bu sebeple ben hikayeleri yazarken çocuğun kelime dağarcığını geliştirecek, onu eğlendirecek kurgular yaratma gayretindeyim. Aynı zamanda çocuk edebiyatı başlı başına bir araştırma sahası, akademik bir alan. Bu noktada söylediğim gibi disiplinlerarası bir yaklaşım gerekiyor. Çocuk yazınının pedagoji kısmını ihmal etmeyip şahsi hayal gücümüzü bu alana eklemlemek adına bir ekip çalışması yürüttük. Çocuklar bu yaş grubunda görsel materyallere ilgilidir. O sebepten görselliğin ve eğlencenin önemi için kıymetli çizer Sevil Keleş’in çizimleriyle çocuklara ayrı kapılar aralama hedefindeyiz. Pedagojik açıdan yazdığım metnin yaş grubu tasnifi ve uygunluğu içinse Çocuk Terapisti Taberak T. Tansel Uyar hocamızdan destek aldık. Farklı bakış açılarına sahip ikiz kardeşler kurguladık ki bu farklı karaktere sahip ikizler hangi değeri anlatırsak anlatalım özünde kardeşlik olacak. Bu yaş grubu çocukların en temel meselesi kardeş kıskançlık ve uyum. Söyleşinin başında da değindiğim gibi ince eleyip sık dokuyoruz, eğitim ile hayal gücünü birleştirme gayretindeyiz
Çocuklar için bir şeyler üretmek, onlara dair çalışmak hayatınızı nasıl etkiliyor?
Ben telefonla konuşurken dahi yerinde duramayan biriyim. Anlatmak, açıklamak iştiyakıyla dolu olan biri olarak çocuklar için yazmak içimde coşan şeyleri kâğıda dökmek bir nevi arınma. Otuzlarının başında biriyim. Çocuklar için üretmek ilkokul sıralarında yeniden oturuyorum gibi hissettiriyor. Gördüğüm şeylere çocuk gözüyle bakmama vesile oluyor. Çevremdekilere bak şöyle bir şey var bu çocukların hoşuna gider gibi tepkiler veriyorum. Bunların yanında sorumluluk tabii ki. Araştırma ve okuma yapıp özgün ve eğitici metinler üretmek için kendimi yenilemeye çalışıyorum.
Peki ya yetişkinler, bizler çocuk edebiyatını neden takip etmeliyiz?
Ebeveynler çocuklarına bir kıyafet alırken kalitesine ya da yiyecek alırken ürünün son kullanma tarihine ve içeriğine bakıyorlar. Ancak çocuğun ruhsal gelişimini etkileyecek -belki fiziki ihtiyaçları ölçüsünde mühim- kitaplara bu derece önem göstermiyor çoğunlukla. Evvela çocuğum neler tüketiyor diye takip etmeli yetişkinler. Sonra da çocuk yazını insan ruhunun ölmeyen hayal gücüne hitap ediyor, çocukla kaliteli vakit geçirilebileceği gibi sırf içimizdeki çocuğu beslemek için dahi takip edilebilir.
Güzel ve keyifli bir sohbetti. Vakit ayırdığınız için teşekkür eder, çalışmalarınızda kolaylıklar dilerim.
bsr recyclinghof berlin a rel="dofollow" href="https://www.vurgec.com/kategori/canta" title="Çanta">Çanta Çanta aksesuarlar Bebek bakım çantası Spor çanta Okul çantası Laptop çantası Portföy çanta Bel çantası Postacı çantası El çantası Sırt çanta Bebek bakım çantası Omuz çantası